30.05.2008

"mezuniyet"




Çarşamba günü mezuniyet törenimiz vardı... 28.Mayıs çarşamba günü... Bir gün öncesi yaptığımız prova ile gitmeyeceğim diyordum ama sonradan arkadaşlarımın ısrarı üzerine gittim. İnsanın en önemli günü, baban - annen Mürvet(!) görmesin mi? diye düşünebilirsiniz... Bana göre bunlar oldum olası saçmalık! Neden mi? hemen anlatayım;


Akşam otobüsle Mavişehir’den dönüyordum erken çıkmıştım evimin uzaklığından ve yolda bu konuyu uzun uzun düşünme fırsatı bulmuştum... Düşündükçe gitmemin daha saçma olduğunu biliyordum aslında... Aklıma hemen okulun bitmesi ile başlayacak iş sıkıntısı geldi, ondan öncesi de vereceğim 9 adet sınav, zorlu iki hafta... Bunları düşündükçe bana yabancı bir yerde olduğumu fark ettim. Her şey yapmacıktı, temsili belgeler verildi, ışıkların altında alkışlarla, flashlarla yürüdük. Herkes o gün için çok özenmişti. Kıyafetler alınmış, saçlar yaptırılmıştı, makyajlar yapılmış takılar takılmıştı ama anlamsızdı. Çünkü benim inancım genellikle kesin ve tamamlanmış olanlara inanmaktı... Ama burada bir şey eksikti...


Bunlar tabii ki benim düşüncelerim ama o gün içinde derece almış bütün arkadaşlarımı kutluyorum. Ve bu sene mezun olacak arkadaşlarıma "güzel günler sizlerle olsun" diyorum.


Sevgiler, öpücükler:)

26.05.2008

"Bir an"



Aslında yaşanmış olaylarla bunları yazıyorum. Yani bu yazılanlar dönem dönem hayatımda yaşandığı için sizlerle de paylaşmak istiyorum. Ele aldığım konu; yaşamda hiç bir kapıyı kapatmamak...


Hepimiz hayatımızda bunu yaşamışızdır. Dönüp arkamızı gittiğimiz, sert ve tavırlı bir şekilde düşünmeden davrandığımız zamanlar, karşımızdakini kırdığımız zamanlarda o kapıyı kapatırız. Özellikle söylemek istediğim, hataya hatayla karşılık verilmez, yanlışa yanlışla cevap verilmez. Anlatmak istediğim konuyu çoğu kişi anlamak istemeyebilir. Belki de gurur faktörü ortaya çıkıyordur. Ama şu bir gerçek ki, iş yaşamında, aşk hayatımızda, arkadaşlık ilişkilerimizde, aile hayatımızda gurur faktörünü ortadan kaldırıp, kapılarımızı kapatmamak en doğrusu... Nedeni çok açık her kapı kapatışımızda geri dönme ihtimalimizi sıfıra indiririz.


İnsanlar çıkar kavgasında yaşamın güzelliklerini göz ardı etmişler. Yine de bir öneri kapılarımızı kapatıp üstümüze kilitlemeden önce bir kere daha düşünelim!


sevgiler:)



22.05.2008

"SizLeRi SeViYoRuM"



İçim titredi onu görmeye gittiğimde, sarıldığımda sevgilerin en güzelini hissettim. Yetmedi bir kere… Bir daha, bir daha onunla konuşmak istedim, görmek istedim... Herkesin sevgi anlayışı farklıdır. Birisi için tek güzel söz, birisi için daha maneviyatlı duygular, biri için sadece çıkar uğruna sevgidir. Çıkar uğruna sevgiler her alanda olabilir. Para, mal mülk belki de sadece sevgi açlığı... Sevgi dilenirsin karşıdakinden seni “sen ona hiçbir şey vermeden” tek taraflı sevmesini istersin... Bir süre devam edebilir belki ama ya sonra… Evet… O bir süre bittikten sonra sevgi muslukları azalmaya başlar ve sonrada kapanır. Çünkü vermeden sevgi almaya çalışmak karşındakini yıpratır, çöküntüye uğratır. Hani sevgi karşılıklıdır deriz ya evet öyle... Bu örnekleri çevremizde ve en yakınlarımızda görebiliyoruz. Aslında son okuduğum kitapta, karşılıksız sevgiyi sadece annelerinin çocuklarına vermesi gerektiği söyleniyor. Diğerlerine bir terazi kefesinde hesaplar gibi dağıtmamız gerekiyor. aslında bana göre karşılığı görülmeyen sevginin pekte bir anlamı yok… yine söylüyorum birbirimize sarılalım sımsıkı ellerimizi tutmaktan korkmayalım ve "seni seviyorum" cümlesini daha sık kullanalım:)


sizleri seviyorum:)

7.05.2008

"Korku Kültürü"


10 gündür Türkiye turu yapıyorum, 3 yakışıklı beyfendi ile de sohbet ediyorum. Konumuz "kalıplaşmış insan hayatları" evet... Doğan hocanın "korku kültürü" kitabından bahsediyorum. Oğlu Timur ve arif öğretmenle yaptığı Türkiye gezisinde emin olun okurken bende onların yanında dördüncü kişiydim. Birçok konu, örnek, yaşanmışlık bu kitabın içinde toplanmış. "mış gibi yaşamlar" kitabının devamı... Aslında kitapta Timur'un Amerika'dan olayları anlatması ülkemizle karşılaştırma yapması güzeldi. Aklımı kurcalayan sorulardan biri buydu? Güzelliklerimizi koruyamamız, elimizdekilere sahip çıkamamamız, insanlara değer vermeyişimiz, çocuklarımızı - bebeklerimizi bireyden saymamamız, kalıplaşmış bir aile kültüründe yaşamamız, korku temelli saygının var olduğu... Ama her yerde mi böyle? En azından kısa kısa da olsa Timur bu sorumun yanıtını verdi. veee... Bir sabah saat 10.00’da ulus parkında yaptığımız sabah kahvaltısı ile sohbetimize noktayı koyduk...
Kitaptan daha çok konu yazabilirim ama heyecanı kaçmasın :) okuyun üstünde paylaşım yapmaktan mutluluk duyarım…

Sevgiler... Öpücükler :=)