29.10.2008

"Oley"

Mahkeme kararı ile kapatılan bloğum açıldı sonunda... Düşüncelerimi ifade edemememin ve yazılarımın kağıtta kalmasının üzgünlüğü ile kendime ve bütün blogspotta yazı yazan arkadaşlarıma tekrar "Hoşgeldik" diyorum. ve bu durumun bir daha tekrarlanmamasını umuyorum.
Çünkü ,
DÜŞÜNCELERİMİ PAYLAŞMAYI SEVİYORUM!

21.10.2008

"Özlem Gecesi"


Hayatımda nadir geçirdiğim bir geceydi...


Ayrılık , kavga ve anlaşmazlıklarla geçirdiğimiz yedi yılın ardından üç kişinin buluşması heyecan vericiydi. Kişilerde ve tavırlarda oldukça değişme vardı. Tartışma konuları azalmıştı. hatta birlikte olmaktan zevk almıştık. Hep birlikte gülünüp, eğlenilmişti...


Üç farklı insandık. beraber geçirdiğimiz on beş yılda belki de bu kadar eğlendiğimiz bir gece olmamıştı. Çünkü hafızamda her gecenin başlangıcında veya bitiminde olumsuz birşeylerin olduğu kalmış. Ama bu gece farklıydı. Üç ayrı birey olmanın özgürlüğünü yaşıyorduk. Birbirimizi engellemiyor ve söyleyeceğimiz sözleri önceden düşünmüyorduk. Her şey anda gelişiyordu...


Eğer maziyi düşünürsek bu duruma gelmemiz mucizeydi. Biz bu mucizeyi başarmıştık. Geçişlerimizi bir kenara bırakıp yine el ele vermiştik. Bu ne ilkti ne son olacaktı...


Sizde sevdiklerinizle birlikte geçmişte yaşamayın. geçmiş yorar ve andaki mutluluk yok olur.Biz üç kişi geçmişlerimizi bırakıp el ele verdik. sizde Çok geç olmadan buluşun ,birleşin , sarılın ...


Sevgiyle dolu günler diliyorum...

12.10.2008

"Uygulama Dersi"


Bir düşünsenize insanları ne kadar kolay yargılayabiliyoruz. Düşündüklerimizi bir köşede oturup söylemek ne kadar kolay geliyor. onları eleştirmek , hayatları hakkında yorumlar yapmak , belkide öğütler vermek ... Bundan daha fazlasını yapabiliyor muyuz? Yada aslında söylediklerimizi kendimiz ne kadar uyguluyoruz? Bu soru hep aklımı kurcalamıştır. belkide düşüncede güzel gelen uygulamada zor geliyor. Belki de kendi hayatımızı gözardı edip üçüncü şahıslar hakkında yorum yapmak korkularımızı daha da saklıyor.

Kendi hayatımızda yolunda gitmeyen olayları gözardı edeerken nedense karşımızdakilere öğüt vermekten çekinmiyoruz. Aynı hatayı kendimiz yapmamıza rağmen dilimiz onlara başka söylüyor. peki hangisi doğru? yaptığımız hareketlerle düşüncelerimizin aynı olması gerekmez mi? hareketlerimizi düşüncelerimiz ve duygularımız belirlemiyor mu? Teoride dillendirdiğimiz cümleleri hayatımızda neden oturtamıyoruz?


Zor geliyor değil mi?


Yaşamda uygulamada çoğu insan sınıfta kalıyor...

Düşüncelerinizi uygulamaya koyduğunuz an mutlu olursunuz. Ertelerseniz yaşadığınız kalıp içinden çıkamazsınız. saatler kısıtlı , günlerde... şu dakika başlayın uygulama dersine kendinizi sevmek için , yaşamdan tat almak için , mutlu olmak için...

sevgiler

3.10.2008

"Bayram Şekeri"


Bayram bayram dedik uzun saatleri birleştirip dokuz gün tatil verdik kendimize... Alışveriş merkezleri , pazarlar . çarşılar doldu taştı. kıyafetler , ayakkabılar , şekerler ,çikolatalar alındı. Tatlılar, börekler yapıldı. büyükler evde ziyaret edilmek için beklediler. İnsanlar erken vakitte en güzel kıyafetlerini giyip bayram ziyaretlerine başladılar. Buluşan insanlar mutluluk maskeleri takıp sarıldılar, öpüştüler. bayramdı... Bayramda öğretilmişleri yaşamak zorundalardı...


Bayramla ilgili bu düşünceleri aklıma getiren olay çok farklıydı aslında ... Ama sizinle paylaşmak istiyorum.
Evimizin çevresinde bir kaç gündür özellikle erkek çocukların elinde bir alet var. (oyuncak diyemiyorum) Ve bu çocuklar boyundan büyük hareketler ve sözlerle bu aletle oynuyorlardı. Bu alet mantar tabancasıydı. bir kaç kez yüksek patlama sesinden rahatsız olup uyarmama rağmen (dinlemeleri umuduyla) ateşlemeye devam ettiler... Aklıma gelen ilk düşünce bu uzun süreli tatilde çocukların çok farlı şeyler yapabileceğiydi. Benim aklıma bir iki seçenek gelmişti bile..

Annelerinin durumları geldi bir de aklıma kek pasta dolu sofrada arife günü temizlenmiş evlerde konuşmalarını hayal ettim. Çocuklarını düşüncelerine bile getirmiyorlardı belki de... Aslında beraber izleyebilecekleri şu anda her sinemada olan bir filme gidebilirlerdi. bir parkta veya oyun alanlarında beraber oyun oynayabilirlerdi. Yada evde birlikte değerli zaman geçirebilirlerdi. Böylelikle de oyuncak denilmeyecek o aletle sokaklarda oynamamış olurlardı.


Bu olayı yaşamam ve yorumlamamla 2 önemli konu ortaya çıkmış oldu. Kişilerin tatilleri değerli geçirmedikleri ve öğretilenleri yaşadıklarını görmüş oldum.


Her olaydan çıkarılacak bir ders olduğunu bilmek çok güzel... Sizde yaşamınızdaki her olaydan ufak ufak dersler çıkarın ve bunları yorumlayın hayatınızın daha olumlu olacağını göreceksiniz.

Sevgi ile kalın!