15.12.2016

"Karanlık"








Karanlık kapkaranlık , camdan baktığımda gördüğüm duvar gibi karanlık , aynada göz bebeğimin içine baktığımda gördüğüm renk , kilolarımla barışık olamadığım zaman giydiğim tüm kıyafetlerin rengi , yas halinde profillerinize koyduğunuz o  fon rengi gibi karanlık . simsiyah ...

Daha ne kadar kararabilir? 

İnsan olmanın vasıflarını ne zaman unuttuk? 
Sevginin değerini ne çabuk kaybettik?

Bilemiyorum... Tek bildiğim korkuyorum... 

Bu kadar çarpıtılmış bilgiden , dinin hunharca kullanılmasından , yaşam seviyesinin alt düzeylere gelmesinden , omuzlara yüklenmiş onca borçtan , ölenlerden , yaşayan ama her gün ölenlerden biz sorumluyuz.


Yetişmemiş eğitim görevlilerinden biz sorumluyuz.

Her gün masa örtüsü, ayak paspası , çöp olan AY YILDIZ TÜRK BAYRAKLARIMIZDAN biz sorumluyuz.

Atatürk'ün TÜM GÖRÜŞLERİNİ VE İLKELERİNİ sorgulatmaktan , sorgulamaktan biz sorumluyuz.

Kadın tecavüzlerinden Kadının alt sınıf görülmesinden  dövülmesinden , sövülmesinden , kapatılmasından biz sorumluyuz.

ÖLÜMLERDEN , ÖLENLERDEN  VE SONRASINDA ÇARESİZ KALANLARDAN biz sorumluyuz.

Sorumlu Ne Tanrı Ne Yaradan...

Size Bir Şey söyleyim mi ? Hiç Dua filan etmeyin... Bu zihinler oldukça , bizi Tanrı bile kurtaramaz...

Sevgilerimle


26.11.2016

"En iyi BENİM"








Merhabalar,

Bilirsiniz belki TV seyretmiyorum.. Yani zaten evde bulundurmuyorum neyi seyredicem:) 
Geçen gün arkadaşımın  köşe koltuğunda elimde kumanda zapping! yaparken bir programa rast geldim. Açıkçası yazmadan da geçemedim. 

Dört kadın kendini bir erkeğe beğendirmeye çalışıyor. Efendime söyleyim yemek, temizlik ,sürprizler filan programın içeriğini yarım yamalak arkadaşım anlattı. Çünkü 7. dakikadan sonra dayanamadım ve kapattım:)

Şimdiii efendim programın içeriğine devam edeyim hanımefendi yirmi yaşında maşallah saray yavrusu evde oturuyor. Hafta içi programa katılabildiğine göre pek iş-güç sahibide değil. Okuyorum dese bu nasıl üniversiteymiş. Giyim desen vakkaroma tarzı ... Hani benim anlamadığım senelerdir çalışıyorum anca oturabildiğim bir göz oda... 

Başka anlamadığım şey de hani neden kendini erkeğe beyendirmeye uğraşıyor. Kadınlık yerin dibi...
Bir de ağızlarında (program formatından dolayı söylenmiş) En iyi ben yemek yaparım , en iyi ben giyinirim , en iyi ben şaaparım filan ... en iyi ben en iyi ben... 7 dakikanın 5 dakikası bunu duyunca kahvaltı hazırlayan arkadaşıma dönüp " bunlar gerizekalı heralde , kafayı yemişler" deme gereksinimi duydum:)) 

Çok fena bir program yani bildiğiniz gibi değil? İzleyen var mı acaba?

Ağızlarında yayvan kelimeler , üzerlerinde yarı çıplak elbiseler , makarna yapmayı beceremeyen hatunlar he bir de iki kelimeyi de bir araya getiremiyorlar ; aynı özellikteki erkeklerin teyzelerinin, yengelerinin , annelerinin karşısında kavga ediyorlar...

Bu ne jenerasyon diyeceğim olmayacak... Bence sadece de-jenerasyon...

Neyse seyredenlere de , katılanlara da akıl fikir isteyerek yazımı bitiriyorumm.

Keyifli günler :)




17.11.2016

Kendinle aranda kaç km var?




"Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol" Mevlana boşu boşuna dememiş değil mi?
Söz uçar yazı kalır diyerek bir kere daha tekrarlamak istedim. Çünkü şu an sözlerin geçersiz olduğu bir zamanda yaşamaktayız. Aslında yazıların , fotoğrafların , videoların , şarkıların, şiirlerin çabuk tüketildiği bir zamanda ... Bakın şu yazdığım üç cümle bile eskidi :) 

Tarifsiz bir doyumsuzlukla yüzleşiyoruz her gün... Şu zamandaki en büyük problemimiz doyumsuzluk bence. Kişiler fütursuzca her şeye saldırı vaziyetindeler. Ne aldığımız yetiyor ne de sunduğumuz... Paramız yetersiz , sevgiler geçersiz , arkadaşlıklar sıradan... Sabun köpüğü ilişkiler , basit sevişmeler , yetişilemeyen teknoloji ve hepsinin bir araya gelmesi ile donuk gözler, mutsuz yüzler. 

Mekana göre kıyafet , cafesine göre sigara , insanına göre tavır. Hep olması gerektiğinden daha fazlasını gösterme hevesi , hevesin hırsa dönüşmesi , hırsın hayatımızı esir alması ve esaretimizin kendimizden ne kadar uzakta olduğunu fark etmek.

Yetişelim derken kendimizle aramızda ne kadar mesafe yarattık. Bu mesafeye el alem denilen onlarca farklı kişiyi ne kadar da çabuk yerleştirdik. Esaretimizi bir okadar da pekiştirdik. 

Her birimiz kendimizden binlerce kilometre uzaktayız. Ve kendimizi kendimizde ararken de; ya alışveriş merkezlerindeyiz , ya ünlü barlarda , ya tanımadığımız erkeklerin yataklarındayız. bazılarımız boya küpü gibi gezerek , bazılarımız başımızı enteresan şekillerde örterek , bazılarımız aşırı dekolte giyinerek , bazılarımız mütaasıp giyinme adı altında vücudunu tehşir ederek , bazılarımız son model araba ile  mesafeyi kapatmaya çalışıyor. 

Ne diyelim ? Onlara Bol şans:)

Bunlara gerek olmadığını bir anlasan arandaki kilometreyi azaltacaksın ama her neyse,

Seni Sen gibi gören , Sen gibi seven ; çıplak gözle bile varlığından emin olan yine sen olacaksın!

Sevgilerimle


Bu arada Wattpad'te nacizane minicik bir hikayeye başladım "Kehanet" adı sadece içimden geçtiği içindi. Bir kahin veya kehanet içermiyor:)  Okumak isterseniz günde 10 dakika yeterli olacaktır. Tekrar sevgiler :) 




7.10.2016

"Korkarak Yaşıyorsan"




Korkarak yaşıyoruz...
Kadın , erkek , çoluk , çocuk , hayvanlar , kuşlar... Yani canlılar korkarak yaşıyorlar! 
Biz insanlar korkarak yaşıyoruz.  Sokak hayvanları insanlardan korkuyor, insanlar sokak hayvanlarından...
Kadınlar sokakta erkeklerden korkuyor. 
Evde babamızdan korkuyoruz. 
Okulda öğretmenimizden korkuyoruz.
Camı açıyoruz hırsızdan korkuyoruz. 
İnsanların bakışlarından korkuyoruz.
Kalabalıkta çantamızın gitmesinden korkuyoruz,tenhada bedenimizin gitmesinden...
Gülmeye korkuyoruz. Ağlamaya... Duygularımızdan, gece başımızı yastığa koyduğumuzda düşüncelerimizden...
Sevişmekten korkuyoruz. Aşkla sevişmekten, bedenimizi ve ruhumuzu aynı anda birleştirmekten...
Filmlerdeki sahnelerden korkuyoruz bazı zaman...
Abilerden korkuyoruz, amcalardan,dayılardan...
Hayallerimizden korkuyoruz...
Hata yapmaktan korkuyoruz...
Sevilmemekten korkuyoruz. Başkalarının bizi sevmesini o kadar çok önemsiyoruz ki, bu saydığım ve sayacağım tüm korkuları örtüyoruz. sahteleşiyoruz.
Ölmekten korkuyoruz..
Tanrı'dan korkuyoruz... 

En önemlisi BEN olmaktan korkuyoruz. Peki bu kadar korku dolu bir zihinle mutlu olabileceğimizi mi zannediyoruz?  Yaradanın verdiklerini kullanmayı bırak, göremiyoruz... Peki korktuğumuz şeye (inanca,varlığına inandığımız her ne ise) nasıl sığınıyoruz?

Korku elbet hayatımızda olacak. Ama derim ki, tanrıya bürünmüş insanlardan korkmayın... Çünkü asıl korkak onlar...

Sevgilerimle


Korku ile ilgili bir yazı yazılıyorsa, konu ile ilgili okuduğum tüm dökümanları , dinlediğim tüm şarkıları ve tüm izlediklerimi  pas geçiyorum. Tek şarkı var!!

O da tabii ki, 

Korkarak Yaşıyorsan!!

Ve şimdi son nokta. Tekrar Sevgiler :)


21.09.2016

Zihniyet meselesi


Açıklamalar mide bulandırıcı... Siz zannediyor musunuz şortlu kadına şiddet gösteren adamla , büyük sanatçılar arkasından ileri geri konuşan insanlar aynı zihniyette değil. 

Ve ya ESKİ karısını çocuklarının gözleri önünde öldüren adamla,
Televizyonda "hamilelerin sokağa çıkması terbiyesizliktir" diyen kişinin,
Atatürk'e dinsiz diyenin,
Vahşi şekilde öldürülen genç kızlarımıza "Oh olsun" diyenin,
Transeksüel diye öldürülmesini haklı gösterenlerin,
Camii'den çıkıp milletin kızını kesenlerin,
Evdeki şiddete biz karışamayız diyenlerin,
9 aylık  bebeğe tecavüz edenin,
12 yaşında erkek çocuklarına zorla,amaçsızca,hunharca tecavüz edenlerin,
Bu olanlara tepki bile vermeden koltuklarında oturan seçtiklerimizin,
Görüşünü bildiren Sıla'nın konserlerini iptal ettirenlerin,

Zihniyeti farklı mı sanıyorsunuz? HAYIR. Bu olayları ve bunun gibi binlerce olayın ZİHNİYETİ aynı...

Peki insanlarda , özellikle erkeklerde bu zihniyeti kim yarattı?
yine bizler...

Erkekleri kim yetiştirdi?  
Anneler.
Anneler Kimdir?
KADINDIR.

Ailede yanlış atılan köklerin , eğitimle hiç bir zaman düzeltilemeyecek zihniyeti biz yaratıyoruz , okumuyoruz , sorgulamıyoruz , gelişemiyoruz.

Yani ,

Suçlu aramayalım ... Bu kaosu bizler yarattık.





VE , TARIK AKAN...

Sadece "Sevdim Hocam..."







13.08.2016

Hepiniz Haklısınız...





"Ben haklı olmak istemiyorum" cümlesini ne kadar çok kullandığımı fark ettim . Oysa, haklı olmak insanlar için ne kadar da önemlidir. O kadar  kavga, gürültü, şiddet haklılık savaşından dolayı çıkmıyor mu?

Görüşünü karşındakine ve ya herhangi birine kabul ettirme isteği... Bir alev gibi yanmıyor mu içinde?
Eşine , annene , babana , sevgiline haklı olduğunu kanıtlama isteği ile konuşmuyor musun? Kelimeler dilinden bu amaç için çıkmıyor mu?

Sana bir şey söleyim mi? Bu yaptığın haklılık kavgası hiç kimsenin umurunda bile değil... Sen sadece mutsuzluğunun temellerini atıyorsun!

Çünkü "Haklılıkla Mutluluk bir arada olmaz" Çok Eminim!

Sesinin tonu sevgiline değil , KENDİNE yükseliyor. Annenle değil, KİBİRİNLE çatışıyorsun. Haklılık savaşı verirken yüz ifadene bir bak gülümsüyor musun? Tabii ki HAYIR. 

Sanırım mutluluğu arayan milyonlarca kişiden birisin. ARAMA. Haklı olmaktan vazgeç. BIRAK düşüncelerin kabul görmesin. Herkes seni yadırgasın. Gerekirse gülsünler. Kabul ettirmeye uğraşma. Onun yerine GÜLÜMSEMEYİ ve MUTLULUĞU seç!

Sevgilerimle

29.06.2016

BİLGİ - BİLİNÇ








Bugün size BİLGİ ile BİLİNÇ konusundan bahsetmek istiyorum. Her yazarın üzerinde durduğu bu konuyu ele almak benim açımdan çok zevkli olacak.

Ben dahil olmak üzere herkes okuduğu ve aklına yatan herhangi bir konuda eyleme geçmekte çoğu zaman zorlanır.

Bunu bir kaç örnekle pekiştirelim.

Sağlıklı yaşam ve diyet adlı kitap okudun ve ya dergide bu konu ile mükemmel bir yazı. Aklına yattı ertesi gün uygulamaları yapmaya başlama kararı aldın... fakat çikolata, gazlı içecekler ve yağlı yiyeceklere dayanamadın... bir kereden ne olur deyip okuduklarını çöpe attın uygulama sona erdi.

"Yarın spora başlıyorum." dedin. Ama sabah bir saat erken kalkması çok zor geldi... uygulama sona erdi.

Her akşam yatmadan en az yarım saat kitap okuyacağım dedin... Ama uykuya veya sosyal medyaya yenik düştün.... uygulama sona erdi.

Bilgi almak günümüzde artık çok kolay. Fakat aldığın bilgileri hayata geçirmek ve yaşamını karar aldığın şeylere göre şekillendirmek zor.

Yapacak olduklarının listesi ertelemelerinden ötürü uzadıkça uzuyor. Bilgiyi bilince dönüştürememenin adı bir nevi ertelemek... Bilince dönüştüremediğin her şey erteleniyor. Ve karar alıpta uygulamadığın her şey sana yük oluyor.

O zaman şimdi, yapamadıklarım veya gelecekte yapmak istediklerim listelerini çıkarın...Yırtın atın!

Ve bu dakikadan sonra tasarladıklarınızı, bilgi olarak alıp , aklınıza ve ruhunuza uygun olanları periyodik şekilde ufak ufak yapmaya başlayın. Çok iyi sonuçlar alacağınıza hiç şüphe yoktur.

Bilgiyi bilince dönüştürmenin yolu sabırdan geçiyor. Nasıl ki Bebek doğduğunda yürüyemiyorsa bizlerde bilgilerimizi bilince dönüştürürken hemen yürüyemeyiz... koşamayız.. uçamayız...

Yani kısaca,

Bilgiyi almak değil mesele,
Bilgece kullanmaktır asıl mesele,
Ruhuna dokunanı uygularsan özgürce,
Yaşayabilirsin hayatını güzelce ;)

Sevgilerimle





20.06.2016

Para Para Para...






Yaşamında şu an en değer verdiğin şey ne desem?

Evladım,arabam,evim,annem,babam,sevgilim,kardeşim.... dersin...

Ben pek inanmadım desem?!

Hayatta en değer verdiğin şey "PARA" diyorum.

Neden mi?

Günde 8 saat 10 saat 12 saat hatta 16 saat para kazanmak için çalışıyorsun...

Sevdiğin arabayı , istediğin o 8 odalı(!) evi , her özelliğe sahip telefonu para ile alıyorsun. Düğünü,derneği,geziyi para ile yapıyorsun. Para hayatında o kadar büyük bir yer kaplamış ki...

Aslında KAPİTALİZME kaptırmış gidiyorsun!

Hayatındaki en büyük amaç, istediklerini PARA ile almak olmuş!

Şimdi ben sana paraya gerek yok diyemicem. Çünkü "TAKAS SİSTEMİ" dönemini çoktan geçtik.
PARAYI sevme de demiyeceğim.
Sadece TAPMA!

Yanı hayatındaki tek amaç PARA olmasın...

Mesela,
Evladının büyümesine de tanıklık et!
Kendine de  zaman ayır!
Kart limitlerini doldurmadan (hatta hiç kullanmadan) bereket içinde yaşamayı öğren!

Bolluk ve bereket bilincini iki farklı yazardan, farklı cümlelerle , fakat  aynı AYNI DÜŞÜNCEYİ iletirken buldum. Biri BİLİNÇ ALTININ GÜCÜ Joseph Murphy'nin kitabı diğeri ise ARTIK ZENginim Aykut Oğut'un kitabı.

 


Joseph Murphy kitabında bu konu için birkaç bölüm ayırmış. Aykut Oğut'un bütün kitabı bu konu ile ilgili. Fakat iki yazarda aynı yere parmak basmış durumda.

Açıkçası benimde dikkatimi çekti ve bu gözde konuyu mini bir yazı ile değinmek istedim. Umarım bu paylaşımdan memnun kalırsınız...

Para yaşantımız için önemli evet, Ama bolluk ve bereket bilincinin bununla hiç bir ilgisi yoktur..
YANI;
(Bolluk,bereket EŞİT DEĞİLDİR para ) denklemi ile bunu açıklayabilirim.

Detaylarını öğrenmekte size bir kitap kadar yakın... :)

Sevgilerimle

14.06.2016

Yalnızbaşınalık






Yalnızlıktansa tek başınalığı tercih ederim neden mi?

Yalnızlık zamanın getirdiği bir sonuçtur. Oysa tek başınalık o anki durumdur.

Tek başınalıktan her zaman çıkabilirsin. Ama yalnızlıktan asla...

Hayatını değiştirmen,çekip gitmen,kalman,partner değiştirmen,evlenmen tek başınalığını ortadan kaldırabilir. Ama yalnızlığını asla...

Tekbaşınalık her zaman bir seçimdir. Fakat yalnızlık başına gelendir.

Tekbaşınalığın keyfini sürmek ne kolaydır. Çoğu zaman zevk alınır.Ama yalnızlık kuyudaki soğuk karanlık gibidir.

Tek başınalıktan çıkmak pencereden kafanı uzatıp "merhaba" diyeceğin bir insanla biter. Yalnızlık stadyum kalabalığına girsen bitmez...

Kişilerin tercihlerine bırakılmıştır Tekbaşınalık. Hür iradeyle kontrol edilebilir. İstenildiği zaman başka boyuta geçilebilir.

Ama yanlızlık öyle midir?

Hiç ummadığın anda annenin kokusunu getirir burnuna yada sevdiğinin yüzünü getirir gözüne, kulaklarında o şen çocuğun sesini duyarsın... İşte o zaman Yalnızlığın tekbaşınalık kadar kolay olmadığını anlarsın...

"yalnızlık" adına yazılmış bir çok şiir,roman,kısa metin,şarkı,tiyatro... vardır. Madem diyelim, benimde bu derin konuya ufacık bir fikrim olsun...

Tekbaşınalığınızla mutlu olacağınız güzel günler diliyorum

Sevgilerimle


6.06.2016

İletişim kurun!!!





Çatışmalar her ilişkide olabilir. Evliler veya sevgililerin arasında çatışmaların olması çok olasıdır.
Farklı kültürlerden,farklı ailelerden,farklı görgü kalıplarından gelen iki kişinin bir arada olmasıdır çatışmaların temel nedeni.

Aslında sizin için önemsiz olan bir konu onun için ne kadar da önemlidir. Aynı şey sizin içinde geçerlidir. Aynı fikirde olmanızın mümkünü yoktur. Ki, zaten aynı fikirde olmamaniz gerekmektedir.

Neden mi?

Bir kere kadın erkek ayrımını geçtim, Farklı insanlar olmanız düşünce farklılığı yaşatacaktır. Aynı düşüncede olursanız ya o, ya siz benliğinizden uzaklaşmış olacaksınızdır. Ve bu herhangi birinizin kişilik zedelenmesine neden olacaktır.

İşte bu yüzden,

Hiç bir partnerinizi değiştiricem diye ilişkiye başlamayın. Kişiler kendileri istemediği sürece değişmez. Ve eğer değişim istenirse bile bu kısa sürede olamaz...

İlişkinizi iyi bir şekilde yürütmek mi istiyorsunuz,

Bütün bireysel gelişim kitaplarında yazıldığı gibi... İletişim kurun.. Öncelikle dinleyin... Karşınızdaki ne anlatıyor.. Ne hissediyor... Empati kurun ... Yanıt verecekseniz düşünün... Tane tane ve anlaşılır yanıtlar verin .. Bu bir döngü!! sonra tekrardan karşınızdakini dinleyin...

Tüm sizi birbirinizden uzaklaştıran elektronik cihazları kapatın... İlginizi sadece o kişiye verin.. Emin olun verimli vakit geçirmenin temelinde bu yatıyor...

ELEKTRONİK CİHAZLARI KAPATIN VE İLETİŞİME GEÇİN!!

Aslında anlaşmak bu kadar kolay...

Bir bakın aşkım, sevgilim,karım,kocam,dostum ,arkadaşım dediğiniz insanı en son ne zaman dinlediniz!
"Ben hep dinliyorum" diyorsunuz duyuyorum.
Bana kalırsa konuşmaya başladığında ne yanıt vereceğinizi tasarlıyorsunuz...


Doğru iletişim, kuracağınız bütün ilişkileri sağlamlaştırır...

SEVGİLERİMLE



Bu arada,
Okumak isterseniz  Kuraldışı yayınlarından İLİŞKİNİN TADI TUZU - RESMAA MENAKEM
Hazıran'ın tavsiyesi olsun :)

15.05.2016

Konu : Cinsellik






Bakıyorum da ergenlikten yetişkinliğe geçememiş o kadar çok insan var ki...
İnsanlar ama birey değiller. Kendini, özünü tanımayan ve bilmeyen insanların yetişkin cinselliği yaşayamaması da çok olası...


Diyeceksiniz ki sen insanların cinsel yaşantılarını nereden bileceksin?
Pek te bilmeme gerek yok. Görünen köy kılavuz istemez.

Toplumdaki şiddetin bu kadar yüksek olması , kadın - erkek ilişkilerindeki bayağılık , yaşam standartları , din ve korkutmaları , aile arası iletişimsizlik sölediğimin göstergesidir.

varlığımızın temeli olan bu konu o kadar diplere gömüldü ki... insanların içinde olan arzu kutulara kitlendi. dışa vurulmasın diye her türlü önlem alındı.

İçindekileri özgürce dışa vurarmayan, cinselliğini özgürce seviyeli ve doğru bir şekide yaşayamayan kişiler ortaya çıktı. Ve sonuç;

Kadın erkek,yetişkin,ergen  hattta çoluk çocuk bu konuya dayanan sözlerle küfürlerlerin fazlalaşması bu yüzdendir.

(Hatta bu konu o kadar arttı ki, sokakta insanları duymak istemeyen bir çok kişiyi kulaklıklar kurtardı)

Kadınların fazlasıyla kendileri ifşa eden kıyafetler giymesi de bu yüzdendir.

Erkeklerin laf atmaları , taciz etmeleri , tecavüz etmeleri de bu yüzdendir.

Ergenlerin parkları, bahçeleri, kuytu köşeleri yatak odası olarak kullanmaları bu yüzdendir.

Şehir içi otellerinin (seyahat dışı) full olması bu yüzdendir.

Barların- discoların - eğlence kulüplerinin amaç dışı kullanılması bu yüzdendir.

Evliliklerin kısa ömürlü olması (en önemli neden) bu yüzdendir.

Bu yüzdendir... cümleleri uzatılabilir. madddeler artabilir.

Anlıyorum ergenlik dönemi zor geçti... Ama bari yetişkin döneminde cinselliğini yaşa değil mi?
Dokun,sarıl...  Kendini karşındakinden daha fazla bil. Kendini ve bedenini tanı..

Konu nerden geldi diyebilirsiniz. Gözlemlediklerimin fazlalasını ÖRSELENMİŞ CİNSELLİK adlı kitapta  buldum. Konu o kadar net,anlaşılır ve örneklendirilerek anlatılmış ki ...

Eminim ülkemde bu hikayelerin fazlası vardır. Aaa ama pardon... bu konular bizde çok ayıptı hatta ve hatta günahtı.... Bende ayıpkar ve günahkar oldum sanırım:))

Sevgilerimle

Okumak isteyenler için,
(Örselenmiş Cinsellik - Aline P. Zoldbrod - Kuraldışı yayınları)





4.05.2016

"GÜLÜMSE"







Yağmurda ıslanmalısın. kendine gelmelisin. silkinmeli ve aynaya bakmalısın.
Orada ne görüyorsan o'sun.

Gördüğünü beğendin mi?
Bence orada en hayati nokta eksik...
Nerede bıraktıysan git bul onu...
Ve layıkuyla kullan....
Kaç saat,gün,ay,yıl kaldıysa yaşamak için kullan...
Sevdiklerine ve seni sevenlere sarıl...
Evladını kokla...
Dostunla konuş...
Sevgilinin gözlerine bak...
Gökyüzünün mavi tonlarında şarkı söyle...
Gün batımında şarap iç....
Varlığının ne kadar büyük bir güç olduğunu bil.. potansiyelinin farkına var...

Bunları neden mi yazdım?

Boş gözlere bakmaktan sıkıldığım için...
Senin ne kadar bunaldığını anladığım için...
El-aleme ne kadar kıymet verdiğini bildiğim için...
Uzun vadeli programlar yaptığın için...
Benimde yazdıklarıma ihtiyacım olduğu için...

SEN Ve BEN ne kadar da aynı olduğumuz için...


Sevgilerimle

9.03.2016

Bırakın "KADIN" olsun!




Pardon kadın mı dediniz,

Onlar sizin yarattığınız kuklalar değiller miydi?

İlk başta vücut hatları hoşunuza gider ama 3-5 çocuk  istemekten (doğurma makinası) geri kalmazsınız. Özellikle erkek olana kadar... Sonra da vücudunun bozulduğunu ileri sürer bakımsızlaştığını ima etmez misiniz?

Güçlü olması hoşunuza gider, parasını kazanması, dik durması.. Ama  bir yandan da "elinin hamuru ile erkek işine karışma!" olur. Kadının parası bizde geçmez olur.

Güzel görünmesi hoşunuza gider,  saçına bakım , yüzüne makyaj  ... sonra da kıskançlık adı altında egolarınızı tatmin etmek amaçlı etek boyları uzatılmaz mı? Dekolte kısmı bir şekilde kapatılmaya çalışılmaz mı?

Ön ayak olunur kadının araba kullanması için ne de olsa bu konuda da eşitsinizdir ya... bir de trafikte olduklarını bilip ona göre davransanız. En azından kadından şöför olmaz demeseniz....

Konuşkan olsun, sosyal olsun istersiniz ... arkadaşları ile dışarı çıkmasına müsade etmezsiniz... (Ne me lazım arkadaşının erkek kardeşi vardır)

Hem temiz, hem güzel , hem hürmetkar , hem saygılı , hem sadakatli , ailenizi sevsin istersiniz...

Günün 24 saati olduğunu hatırlatmam gerek sanırım...

Bir kadın hem sırt çantasını alıp gezgin , hem temizlik kumkuması olamaz... Hem sosyal, hem çok evcimen olamaz. hem arabesk hem metal sevemez. kandırmayın kendinizi... kadınınıza bir bakın istemediğiniz gibiyse onu siz böyle yapmışsınızdır... özünden çıkarmışsınızdır...

Öle olmaz böyle olmaz soruyorum bir kadın nasıl olsun?

Bence herkes şahsına münhasır olsun ;)

Sevgilerimle






Karşıyaka Belediyesi'nin çalışmasını eklemeden geçemeyeceğim İZMİR farkı ;)



18.02.2016

YOK'LUK VAR'LIK KONUSU





YOK olan insanları varsaymaya çalıştıkça çelişkiye düşmüyor muyuz?
OLMAK isteğimiz karakterlere,vasıflara bürünmeye çalışarak kendimizi yormuyor muyuz?
KİŞİLER, olmak istedikleri vasıfları kendileri belirlemeli mi?


Yıllar boyu alışagelmiş, olması gereken vasıflara bürünüp aslımızdan, varlığımızdan çıkıyoruz. evli kadın şöyle olmalı, sevgili böyle olmalı, anne şunun gibi olmalı , evlat bunun gibi olmalı.. kalıpların içine sokulmuş vasıflarla yaşamıyor muyuz?

Çok gelebilir
Az gelebilir
Karşıdaki kişi yetinmeyebilir bizler vasıfları en iyi şekilde taşıyacağız EN İYİSİ olacağız diye çırpınmıyor muyuz? 

Çoğu kişi bu vasıflarla beslenmiyor mu, hayattaki ünvanlarımız haline gelmiyor mu? 
Bu ünvanlarla kazancımızı da çoktan belirlemiş olmuyor muyuz?
Ya cennetin en güzel köşesinde bir yer, ya da cehennemde fazla ateş dansı...

Bir kişinin nefes alması nasıl yaşaması anlamına gelmiyorsa , varolması hayatında olmasını gerektirmiyor . ya da yok olanı var etmeye çalışmak gerekmiyor. Ona küsmek,kızmak, onu sevmek , ondan nefret etmek iyi veya kötü duygular beslemek, geçmişiniz,geleceğiniz olduğunu düşünmek  içinizde bir alev topu gibi var olduğuna inandırıyor. ama ne yazık ki YOKTU YOK OLMAYACAK... 

Kabullen.... Ve Son Söz,

Varolma amacınız her ne ise ; vasıflarınız, ünvanlarınız ve kalıplaşmışlıklar adına vazgeçmeyin....

Sevgilerimle


20.01.2016

"Değişim Değişmez"




Kadınların %99.9'unun şiddete mağruz kaldığını söylesem. Hepiniz bu oranın içinde olduğunuz için fazlasıyla tepki gösterirsiniz değil mi?

Tepkileri bir kenara bırakın; maruz kaldıklarınızı, bunları nasıl kabul edip içselleştirdiğinizi , benliğinizi bir kenara bıraktığınızı görün!

Şimdi öncelikle buradaki şiddet kelimesi hem ruhsal,hem bedensel anlamdadır. Sadece yüzümüze atılmış bir osmanlı tokadı veya karnımıza yediğimiz tekme şiddetten sayılmıyor. O işin fiziksel kısmı..

Bir de ruhsal kısım var ki;yüzdeki morluklar kadar kolay geçmiyor....

Evet ama ... (... =kabul ediyorum, kendimi kandırmak için yan cümleler arıyorum, inkar etmek istiyorum, gerçeği görmek acı olacak)

Evet ama,
Ona olan sevgim onu değiştirebilir.

Kilit ve önemli cümle. Kimsenin sevgisi kimseyi değiştiremez. Kişi kendi öz iradesi ile değişmek isterse değişebilir.

Evet ama,
Bu ilişki için çok emek verdim çöpe atamam.

Yaşamımızı sürdürmek için herşeye emek harcıyoruz. Bazen o kadar yanlış kişilere emek veririz ki o özveriyi taşa versek emin olun çiçeklenirdi.

Evet ama,
Kendine bir şey yapacak diye korkuyorum.
Her kişi kendinden sorumludur. Korkmanıza gerek yok zaten size değer verseydi şiddet uygulamazdı.

Evet ama,
Beni kıskanıyor demek ki çok seviyor

Dıtttttt... en büyük yanılgı kıskançlık bir sevgi gösterisi değil özgüven eksikliğidir. 

Evet ama,
Benden istedikleri her ilişkide olması gerekenler...

Baştan üzerine kurulacak baskı ve kumpası kabul etme cümlesi... Ne senin ilişkin herkes gibi ne de sen... ilişkide olması gerekenler kanunu ben hiç duymadım!!

Evet ama,
Alkol aldığı zamanlarda şiddete başvuruyor!

Bilinçaltı ne kadar da istekliymiş derim ben... Bir de alkolun arkasına sığınacak kadar zayıf!

Evet ama,
Ayrılırsam yalnız kalırım.

Şiddet içeren bir ilişkiyi sürdürmenin zorluğu kadar olmayacaktır. Yalnız kalmak  bir süre iyi bile gelecektir. 


Bu cümleleri öyle kabul ederiz. Doğru olduğuna o kadar inanırız ki...

Sarfettiği hakaret dolu lafları 
Kıyafetimizi ve sözlerimizi kontrol edişini
Özel eşyalarımızı kurcalamasını
Arkadaşlarımıza fazlasıyla karışmasını
HAK ETTİĞİMİZİ düşünürüz!!
Gülme şeklimize
Oturma şeklimize
Yatış şeklimize
Seks isteğimize
İş koşullarımıza
KARIŞMASI GEREKTİĞİNİ düşünürüz!!

Siz yazdıklarımı bir kere daha düşünün. kendi iradeniz,istekleriniz en önemlisi BEYNİNİZ varken başkasının sizinle ilgili karar almasına müsade etmeyin.

Herkes ayrı bir bireydir . Ve Hayatını, kararları ile yaşama hakkı vardır. Şah damarınızı başkasına bağlamayın!

Sevgilerimle

KAYNAK
(Ama... Onun değişeceğine inanıyorum - Joanna Hunter)
(Keşke kadın olsam - Aykut Oğut)



9.01.2016

"SEVGİ"LERİMLE





Hızlı yaşantımızdan geriye yorgunluklar,
Aşkların ardından anılar,
Öfkenin ardından pişmanlıklar,
Hırsların ardından koskocaman bir boşluk kalır insana...

Bir tek sevgiden geriye kalan yine SEVGİdir. 

SEVGİ bütün olumsuzlukların, kötülüklerin silinmesini sağlar. Bedende ve ruhta izleri kalsada devam etmemizi saglar. Yaşamımızda,yolumuzda,inandıklarımızda sevgi olmazsa varlığımızın hiçbir anlamı yoktur. Çünkü,
İnsanı en mükemmel kılan duygudur...

Sevgi daksil gibidir. Kapatıcıdır. Sevgi hücrelerimiz gibidir. Yenileyicidir. Sevgi anne gibidir Affedicidir. Sevgi deniz gibidir Özgürleştiricidir. Sevgi güneş gibi Parlak , ay gibi Gizemlidir. Sevgi çiçek gibi Hassas Ağaç kadar Kudretlidir sevgi Bebek kadar Masum, Nine kadar Şevkatlidir. Kırmızı kadar Coşkulu Sarı kadar Donuktur. Her insanın içinde kum taneleri kadar çoktur. 

Bir kullanma talimatı maalesef yoktur. Gösterme şekli kişiden kişiye değişir. Soyuttur. Bu nedenden ötürü sözle ifade etmenin çokta anlamı yoktur. Somuta çevirmek isteyenler çokça yanılmıştır Çünkü,
Sevgi sadece hissetmekle alakalı bir olgudur. Hiçbir somutlukla gösterilemez.

O zaman Ben derim ki,

Aynadan başla sevmeye
Sonra geç ötekilere
Önce başla sevgini vermeye
Merak etme döner geriye...

SEVGİlerimle