26.11.2016

"En iyi BENİM"








Merhabalar,

Bilirsiniz belki TV seyretmiyorum.. Yani zaten evde bulundurmuyorum neyi seyredicem:) 
Geçen gün arkadaşımın  köşe koltuğunda elimde kumanda zapping! yaparken bir programa rast geldim. Açıkçası yazmadan da geçemedim. 

Dört kadın kendini bir erkeğe beğendirmeye çalışıyor. Efendime söyleyim yemek, temizlik ,sürprizler filan programın içeriğini yarım yamalak arkadaşım anlattı. Çünkü 7. dakikadan sonra dayanamadım ve kapattım:)

Şimdiii efendim programın içeriğine devam edeyim hanımefendi yirmi yaşında maşallah saray yavrusu evde oturuyor. Hafta içi programa katılabildiğine göre pek iş-güç sahibide değil. Okuyorum dese bu nasıl üniversiteymiş. Giyim desen vakkaroma tarzı ... Hani benim anlamadığım senelerdir çalışıyorum anca oturabildiğim bir göz oda... 

Başka anlamadığım şey de hani neden kendini erkeğe beyendirmeye uğraşıyor. Kadınlık yerin dibi...
Bir de ağızlarında (program formatından dolayı söylenmiş) En iyi ben yemek yaparım , en iyi ben giyinirim , en iyi ben şaaparım filan ... en iyi ben en iyi ben... 7 dakikanın 5 dakikası bunu duyunca kahvaltı hazırlayan arkadaşıma dönüp " bunlar gerizekalı heralde , kafayı yemişler" deme gereksinimi duydum:)) 

Çok fena bir program yani bildiğiniz gibi değil? İzleyen var mı acaba?

Ağızlarında yayvan kelimeler , üzerlerinde yarı çıplak elbiseler , makarna yapmayı beceremeyen hatunlar he bir de iki kelimeyi de bir araya getiremiyorlar ; aynı özellikteki erkeklerin teyzelerinin, yengelerinin , annelerinin karşısında kavga ediyorlar...

Bu ne jenerasyon diyeceğim olmayacak... Bence sadece de-jenerasyon...

Neyse seyredenlere de , katılanlara da akıl fikir isteyerek yazımı bitiriyorumm.

Keyifli günler :)




17.11.2016

Kendinle aranda kaç km var?




"Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol" Mevlana boşu boşuna dememiş değil mi?
Söz uçar yazı kalır diyerek bir kere daha tekrarlamak istedim. Çünkü şu an sözlerin geçersiz olduğu bir zamanda yaşamaktayız. Aslında yazıların , fotoğrafların , videoların , şarkıların, şiirlerin çabuk tüketildiği bir zamanda ... Bakın şu yazdığım üç cümle bile eskidi :) 

Tarifsiz bir doyumsuzlukla yüzleşiyoruz her gün... Şu zamandaki en büyük problemimiz doyumsuzluk bence. Kişiler fütursuzca her şeye saldırı vaziyetindeler. Ne aldığımız yetiyor ne de sunduğumuz... Paramız yetersiz , sevgiler geçersiz , arkadaşlıklar sıradan... Sabun köpüğü ilişkiler , basit sevişmeler , yetişilemeyen teknoloji ve hepsinin bir araya gelmesi ile donuk gözler, mutsuz yüzler. 

Mekana göre kıyafet , cafesine göre sigara , insanına göre tavır. Hep olması gerektiğinden daha fazlasını gösterme hevesi , hevesin hırsa dönüşmesi , hırsın hayatımızı esir alması ve esaretimizin kendimizden ne kadar uzakta olduğunu fark etmek.

Yetişelim derken kendimizle aramızda ne kadar mesafe yarattık. Bu mesafeye el alem denilen onlarca farklı kişiyi ne kadar da çabuk yerleştirdik. Esaretimizi bir okadar da pekiştirdik. 

Her birimiz kendimizden binlerce kilometre uzaktayız. Ve kendimizi kendimizde ararken de; ya alışveriş merkezlerindeyiz , ya ünlü barlarda , ya tanımadığımız erkeklerin yataklarındayız. bazılarımız boya küpü gibi gezerek , bazılarımız başımızı enteresan şekillerde örterek , bazılarımız aşırı dekolte giyinerek , bazılarımız mütaasıp giyinme adı altında vücudunu tehşir ederek , bazılarımız son model araba ile  mesafeyi kapatmaya çalışıyor. 

Ne diyelim ? Onlara Bol şans:)

Bunlara gerek olmadığını bir anlasan arandaki kilometreyi azaltacaksın ama her neyse,

Seni Sen gibi gören , Sen gibi seven ; çıplak gözle bile varlığından emin olan yine sen olacaksın!

Sevgilerimle


Bu arada Wattpad'te nacizane minicik bir hikayeye başladım "Kehanet" adı sadece içimden geçtiği içindi. Bir kahin veya kehanet içermiyor:)  Okumak isterseniz günde 10 dakika yeterli olacaktır. Tekrar sevgiler :)