Köşesiz yazılar...
10.02.2019
11. Şubat . 1957
Evet geldik On Bir Şubat tarihine . Bugün pazartesi 11 şubat 2019 . 1957 yılının 11 Şubat günü Altmış iki sene öncede Pazartesi gününe tekabül etmekteymiş. Şerif Ali Oğlu Mehmet , Bu yaşlarda belki çocukluğundan daha enerjik , daha sempatik ve daha özgür bir birey olmanın mutluluğunu yaşamakta. Ben hep derdim ki , seni babaannem iyi ki doğurmuş . Babaannemin bu dünyadaki en en en büyük , kutsal eserisin sen. Bu sene, içim burkularak yazıyorum bunları . Çünkü , bu sene eser sahibi yok . Bak yine gözlerim doldu. 36 gün önce ayrıldığın Bu dünyada; senin izinin , senin şevkatinin , senin sevginin aktarıldığı evladının doğum günü babaannem. O Bu dünya'da varlık amacını bilen ve ona göre yaşayan bir insan. Öncelikle Çok iyi bir insan , Çok iyi bir baba , çok iyi bir yaren... Yola çıkabilirsin mesela , asla yarı yolda bırakmaz . Emaneti bırak gözün arkanda kalmaz. Sırtını yasla , düşme tehlikesi yaşamazsın. Güvenini asla yıkmaz. Sözü senettir. Yapamayacağı veya yapmak istemediği bir şeyi asla söylemez. Bunları zaten sen biliyorsun . Övgü de değil bunlar . İnsan olan herkesde varolması gereken özellikler. Sen Huzur için de uyu biz el ele , gönül gönüle yolumuza devam ediyoruz. Bir de Babacığım , Son kalanım , Seni çok seviyorum. Mutlu bir yaş geçir .
1.02.2019
Ortak hüzün
Merhaba,
Gecirdigim (yas dönemi ) dedikleri zamanı pek de iç açıcı geçiremiyorum. Neşemin tamamının gitmiş olduğunu biliyorum. Gülmeye çalışıyorum. Ama olmuyor. Güldüğüm zamanlarda ağlamakla karışık ruh hastası kıvamı bir şey ortaya çıkıyor. Kitap okuyamiyorum. Açtığım kapakları 2 sayfa sonra kapattım . Masal masal içinde kitabından dahi sıkılmış olmamla birlikte , okuyacağım her şeyi geri çevirdiğim bir dönemdeyim.
Bazen ağlayarak buluyorum kendimi. Gün içinde normal çalışırken , kahve hazırlamak için su kaynatırken , metal müzik dinlerken, çamaşır asarken... nedenini kurcalamıyorum. Nasıl hissediyorsam öyle yaşıyorum.
Sevgilim bu duruma bir anlam veremiyor. Adam yazık şaşkın. Neşemi özledi belki. Ne de olsa onun sevdiği kişi gitmiş , yerine daha sinirli,somurtan, sürekli gözleri ağlamaklı bir insan gelmiştı.
Telefon rehberinde konuşmak için arayacağım numarayı bulamamakla birlikte, sanki duvarların, denizin, yastığın beni daha ıyi anlayacağını düşünmekteyim. Sosyal hiç bir ortam beni cezbetmiyor. Yaptığım ve yediğim hiç bir şey tat ve anlam vermemekle birlikte , gereksiz geliyor . Ama uykuyu hala oldukça seviyorum. Aaa bak sevdiğim ve sevmeye devam ettiğim bir şey... Bir de yürüyüşü bırakmadım, hatta koşuya dönüştü. Ufak ufak yazdıkça açılıyor muyum ne ? Bir de yazıyorum. Evet şu an içindekileri dökmek için yazıyorum,. Bu da pek de kötü olmadığımın kanıtı.
Işte böyle böyle adım atacağım. " Çok da kötü değilim yahu " deyip kendimi telkin etmekle birlikte, enerjimi arttırmak için elimden geleni yapacağım. Bu şekilde de yaşamak zormuş. Sürekli bu şekilde yaşayanlara kolaylıklar diliyorum. Yasta,melankolik, yüzü asıkta yaşanmıyor be.
Ocak ayının laneti demek istemiyorum fakat bu ay pek iyi haberler alamadım. Hatta bu yazıyı yazarken bile iki iyi olmayan haber daha aldım. Bir tanesi daha ıyi sonuçlanmakla birlikte , diğeri ani , acele ve hüzün doluydu. Adını bile bilmiyorum , hiç bir ortamda bulunmadım . Fakat bir insanı sevmek demek , her şeyi ile , tüm çevresindeki sevdiği insanlar ile birlikte sarmaktır. Sevincinde çığlık atmak , üzüntüsünde yastıklara sarılıp ağlamaktır. Ölüm anında ortak acılar ortaya çıkıyor ki, bu kişi neşesi ile tüm dünyayı aydınlatıyorsa, beş kat daha üzülme ihtimalin olabiliyor.
Yaşamlarınızın kıymetini bilin, gösterişten uzak , sade, içten bir yasam için ne gerekiyorsa yapın. Gülmekten ve ağlamaktan vazgeçmeyin.
Sevgiler
7.01.2019
Karanlık
Beni bu dünyada en çok seven insan bugün öldü. "Kötü haberi aldık " diyen babam nasıl söyleyeceğini düşünürken anladım. Kendimi süper kahraman gibi hissederken , süper güçlerin hiç bir işe yaramadığını da bugün anladım. Bir daha kontrol edin deyişim hala kulaklarımda ... Kalakaldım. Olduğum yerde. Dünya dönmeye , hayat akmaya devam ederken benim çevremde ölümün yankıları vardı. Kalakaldım . Olduğum yerde . Elim yazmaz. Dilim konuşmaz oldu. Beni bu dünyada en çok seven kişi öldü . Kimsesizlik çöktü . Gidipte hep bulacağımı düşündüğüm , göğsünde hep ağlayacağım dediğim kişi bugün öldü. Saçımı en çok okşayan el bugün gitti. Sığınağım dediğim kalp bugün durdu. Vücut soğudu . Yatarken , konuşurken, kendi gezegeninde öldü. Bizim giremediğiniz o gezegenin kilidini kapattı ve gitti. Beni hiç bilmediğim bir üzüntü de bıraktı . Bugün beni dünyada en çok seven kişi öldü. Hikayeleri ile öylece bıraktı beni. Elimdekileri nereye bırakacağımı söylemeden gitti. Beni kızı zannederek , beni doğurduğunu zannederek öldü. Ama ben biliyorum , beni en çok seven kişi sendin. Senin nefes almadığını bilerek nasıl yaşanır öğrenmem gerek . Ağlamamı kesmem gerek. Ve senin evlâdın olarak kalan son iki insanımla yasamayı öğrenmem gerek . Daha yazamayacağım. Kısaca Beni dünyada en çok seven insan öldü.
30.12.2018
Bye 2018.
Uzun zamandan sonra ilk kez bloğumu açtım. Inanır mısınız şifremi unutmuşum... şu aralar unuttuğum bir şeyler oluyor. Doğru. Aklımızı kurcalayacak bambaşka konular ve sıkıntılar bulabiliyoruz kendimize. Doğrusu şu ki kendimden ne zaman uzaklaştığımı bulmaya çalıştığım bir dönemdeyim. Hangi ara çok sevdiğim şeyleri yapmak istemez oldum ? Nasıl bu kadar izole bir hayat yaşar oldum ? Günseli " yaştandır o yaştandır..." diyordur şimdi. 2018'in de defterini dürdük . Sıra geldi 2019'a... hayatlarımızda değişmeler oldu. Yeni kararlar aldık. Uyguladık. Veya uygulayamadık. Defterlere yazdığımız aylık, yıllık programlar tuttu mu bakayım?
Bu sene ben yine yurt dışına çıkamadım malum dolar - euro zorladı baya. Türkiye içi bir iki tatil yapma fırsatı buldum . Genelde uzun tatillerin hepsinde çalıştım diyebilirim. Çünkü isimde bir iki değişikliğe giriştim ve ek bir iş daha yapmaya başladım. Yarım gün çalışma erken uyanmamı , erken uyanmam daha dinç olmamı sağladı. Akşam yürüyüşlerini bir rutine bağlamakta bu sene yaptığım güzel şeylerden biriydi. Parasız , çantasız hicbir şey olmadan radyasyon yayılımı azaltılmış bir - iki saat geçirmek gerçekten muhteşem oluyor. Bu sene daha fazla yabancı dizi takip ettim Netflix sağolsun. Hayatımda televizyonda olmadığı için, bana ayrılan saatlerin bir kısmını bu tip dizileri takip etmekte harcadım. Geçen seneye nazaran bu sene daha çok puzzle yaptım 1000 parçalı 6. Puzzle üzerinde çalışıyorum. Son aldığım Alaçatı'nın güzel sokaklarindan bir görüntü :) spotify'da ortalama 7000 farklı şarki dinlemişim. 2018 karma listemi şuanda zevkle dinliyorum. Farklı türlerde şarkılar mevcut. Bu sene son donem dinlenne zamanlarimda Olafur Arnalds dinliyorum. Baya sevdim. Son okuduğum kitap Aret Vartanyan'ın " Eski Sevgililer Oteli" olacakmış gibi duruyor ki yeni yıla 2 gün kala yazıyı yazdığımı düşünürsek değişebilir.
Kitap konusuna girmişken geçen sene iki yüze yakın kitap okuduğumu var sayarsak bu sene bu rakam biraz düştü. Fakat operatörümü değiştirmem ve yeni keşfetmiş olduğum dergilik uygulamasından ötürü takip ettigim dergi sayısında fazlalık oldu. Edebiyat dergilerinin yanında tarih , psikoloji ve e - ticaret dergilerini de takip etmeye başladım. Kitap sayısı 150'yi buldu. Yeni çıkanları takip etmekle birlikte zweig'ın yeni çevirilerini de okumayı ihmal etmedim . Bu sene ki tür değişikliğinin arasına " Ahmet Ümit " katıldı. Kırlangıç çığlığını okumamla birlikte değişik bir türün bana kapıları açıldı ve hızla diğer kitaplarını okumaya devam ettim. Fakat yazarın hangi kitabı ile başlarsan beğeni sırasının ona göre değiştiğini fark ettim. Ilk okunan her zaman farklı bir yerde oluyor.
Bu senenin en önemli değişimi benim için sosyal medyadan uzaklaşmak oldu. 2018 yılı facebook , instgram v.b sosyal medya platformlarından uzaklastigim yıldı . Nedeni açık aslında . Sosyal medya üzerinden yürütülen her şeyi sahte bulmamdan kaynaklı. Bir de iç yüzünü fazlasıyla bildiğim kişilerin yaşamlarını çok farklı bir şekilde yansıtmaları ve bunun için fazlasıyla mesai harcamaları , çocuklarımın yemeklerinin annelerinin evlerinin içlerini bu kadar fazla sunmaları beni rahatsız etmeye başladı . Tabii ki politik görüş ve olaylara bakış acıları ( ki eleştirmek bana kalmamış ) rahatsız etti. Her şeye karşı yapılan saygısızlık gözüme battıkça battı. Bunlarla kafamı yormamak ve daha taze bir zihnimin olması için bu platformdaki hesaplarımı kapattım. Beni göremeyen arkadaşlarıma da buradan sesleneyim " yaşıyorum..."
Yazı yazma konusunda verimsiz kaldığım bir dönem değildi aslında. Sadece sizlerle paylaşmadım. Bir kitap dolusu yazı yazma vaktini nasıl buldum bende şaşırdım. Daha uygun koşullarda size sunmak çok isterim . Belki bu sene blog daha verimli olur ve faydalı olabileceğim yazılarımı sizlerle daha çok paylaşırım.
Kötü olaylarda yaşanmıyor değil ki , 95 yaşında yatalak bir babaanne ve kanser hastası bir anneye sahipseniz... Babamında 60 yaş üzeri olduğunu düşünürsek hastanelerde beklemeniz kaçınılmaz oluyor . Fakat bu sene geçen 3 seneye nazaran daha sorunsuz bir yıldı. Umarım 2019 yılıda hastalıklar konusunda aynı düzeyde sürer .
Aşk hayatı derseniz , o mevzuyu çok önce kapattım . Aşk 20li yaşlarımda hissettiğim bir duyguydu sanırım . Içimde kelebekler uçuşması hali bu sene olmadı . Sevgilim ile oldukça standart hayatımızı sürdürüyoruz . Bir dakika ! Standart demem biraz hata oldu. Standart yaşamak için görüşmek gerekiyor:)) iş konusu çok aramıza giriyor çok. Bazen düşünüyorum o yurtdışında çalışırken daha mı çok görüşüyorduk:)) Aslına bakacak olursanız hayatımı yalnız devam ettiriyor gibiyim. Uzun süreli ilişkilerin pek de forsu yokmuş .... kendi dünyanı kuramadıktan sonra her türlü tek başınalık bekliyormuş seni, ben de bunu bildiğim için dünyama çekiliyorum . Ve açıkçası ona çokta sitem etmiyorum. Her daim aldatılmışlık duygusuyla yaşayan ben paranoyak serzenişlerimi kendime saklamayı da öğrendim . En azından kalbinin bir köşesinde olduğumu bilmek güzel ...
Dostluk , kardeşlik derseniz bu konu hep açık ... konunun açık kalışı benim bazen hayatta kalma nedenim olabiliyor . En enerjisiz , en depresif zamanlarında bile güç kaynagim olabilen birisi sanırım nadir bulunur. O bu sene, zor bir yıl geçirdi . Onunla birlikte bende , bizde zorlandık . Kör noktalar var. Her zaman girilmez . Sınır var . Her zaman delinmez. Özel var her zaman geçilmez. Dur işaretini adım adım geçtiğimiz bir zaman dilimi oldu. Ve Dur işareti kalktı . Ve sonunda benim Günseli'm geri geldi . Farklılaşmış , olgunlaşmış fakat dostlukta aynı. He bir de bu durumların ortasında , yazın çimlerde bir kere bile bira içip , yatarak kahkaha atmadıgımızı geçen ay farkettik. Biraz uzak, hüzünlü bir yıldı. Ama olsun kafam bozulduğunda formülü hep sende oldu . Bunu bilmek bana verilmiş bir ödül gibi. O zaman yeni başlangıçlara...:)))
Eee daha ne yazayım . Bir senenin özetini baya özele girerek anlattım . Herkes için güzel bir sene olsun. Çok sevin. Bol gülün . Ve kafanıza tokadan başka bir şey takmayın. Bye 2018.
8.05.2018
Uçurtma
Ahh Annem , ne severdin uçurtma uçurmayı ... Genelde nöbetten çıktığın gün akşam üzerine doğru, evimizin karşısındaki boşlukta uçururduk uçurtmamızı. Sen biraz aksi olurdun, tam uykunu alamadığın için ... Belki de hep öyleydin ... Bazen hava kararana kadar uçururduk... Sen geceleri daha çok severdin diye hatırlıyorum... Gece insanıydın. Gökyüzünde kaybolana kadar uçururduk. Belki de , özgürlüğü özlediğin içindi. Ya da hiç yaşamamış olduğun içindi. Hatırlayamıyorum. Ben kendimi bilecek yaştan sonra seni hatırlayamıyorum ki ...
Seninle olan en güzel anımız Uçurtma. Gördüğüm en güzel gülümsemen de o zaman. Zaten başka anı da hatırlayamıyorum Anne. Nereye gitti Bu kadar zaman ? Seviyorduk birbirimizi madem , neden anı biriktiremedik ? Ya da Ben biriktiremedim. Anımsayacak , yazacak , söyleyecek anılarım hafızamın neresinde ? Bu kadar mı önemsiz zamanlarımız olmuş ki hiç biri yok ??
Şarkılar anımsatır insanları , Günbatımı anımsatır , bazen su içerken , bazen bilmediğin bir yerden geçerken , ya da öylesine tavana bakarken ... Yüzüne , kimsenin neden olduğunu anlamadığı bir tebessüm oturur. Bazen de çatık kaşlar , aniden gözbebeklerinden süzülen yaşlar . Hepsinin bir anlamı vardır. Önemli olan anımsamaktır. yad etmektir. anmaktır. Onun seninle birlikte olduğunu , gölgen olduğunu , destekçi olduğunu , Can olduğunuzu hissetmendir asıl önemlisi...
Bundan sonra zor. biliyorum seninle olan her vaktimiz " yapmış olmak için" yaptıklarımızla geçecek. Bende ki varlığın her geçen gün daha da bulanıklaşacak. Ve sonrasında da yok olacak. Kayıtların hepsi ben ölmeden silinecek. Ve hafızamda sadece o an kalacak.
Sevgiler
8.04.2018
Bahar Geldi
Bahar geldi. Ve Ben limonu sıkar gibi hayatın suyunu çıkarmak istiyorum. Çiçeğin her rengini görmek istiyorum mesela , havadaki her dakikanın kokusunu almak istiyorum. Gözlerim yaşarıncaya kadar gülmek istiyorum. Kan ter içinde kalana kadar koşmak istiyorum. Çünkü Bahar geldi. Yeniden doğmanın , yeniden yeşermenin , yeniden çiçeklenmenin tadına varmak istiyorum. Güneşin doğumunu ve batımını her gün bıkmadan izlemek istiyorum. Bu sırada gökyünün masmavi rengini kaçırmamak ve kuşların seslerini de fon yapmak istiyorum.
Bir yandan daha fazla yazarla tanışmak istiyorum. Hayatıma onların hayatları dokunsun istiyorum. Düşünceleri ile tartışmak , Bu sırada sevdiğim müzikleri dinlemek istiyorum.
Dans etmek istiyorum. Kumlarda samba yapmayı hayal ediyorum bir yandan. Yazın habercisi olan Bahar geldi çünkü.
Bir yandan başka bir Baharla tanışmak istiyorum. Sohbet etmek istiyorum. Acaba çevremdeki Bahar'ların hayatları nasıl gidiyor? diye düşünüyorum.
Açık alanlarda avaz avaz şarkı söylemek istiyotum. Bazen de içip dağıtmak. Sevgilim'e azap olmak istiyorum. Oraya buraya kusup , gülüp , saçma sapan sözler söylemek istiyorum. Çünkü bahar geldi.
Ellerim kopana kadar yazmak istiyorum. Kağıtlar yetmesin. Oturduğum ve olduğum her yerde anım kalsın istiyorum. Kağıtlarda ki yazılarımı ortalığa saçmak istiyorum. Herkes okusun diye.
Bisikletimle bilmediğim şehirlerde tur yapmak istiyorum. Bilmediğim sokaklarda kaybolmak ve ilk bulduğum yerde dinlenmek istiyorum.
İşte bahar geldi Canlarım. Ben sizi seveyim , Siz beni sevin , Herkes birbirini sevsin diye...
Sevgilerimle
11.03.2018
Avrupai Cemilem
Merhabalar,
Bayadır yazamıyorum açıkçası özledim. Nededini açıklamam gerekirse; küçük bir bilgisayarım vardı ve o bozuldu. Sanırım açma - kapama düğmesinde bir problem var ama ben onu daha bir bilgisayarcıya gösteremedim. Belki de ömrünü tamamladı bilemiyorum. Ofisimde bulunan büyük bilgisayarda da yazmak istemedim nedense ... Sadece iş için kullanacağımı düşündüğüm için herhalde bir de biraz gözüme büyük geldi yazımı yazmak için. Diğeri ufak yazı makinem gibiydi. Küçük , ufak , basitleştirilmiş... Neyse bu başka bir günün konusu. Bloğumu açtığımda " ooo Aslı Hanım nihayet teşrif edebildiniz " der gibi bana bakıyordu :) " Ben de özlemişim seni sayfam. " deyip konuma başlıyorum.
*** *** *** *** *** *** ***
Yüzyıllardan beri süregelen batılılaşma çabalarının şimdi ne kadar işe yaramadğını gören sadece ben değilim sanırım. İçi anadolu , dışı Avrupalı olan insan topluluğunun içinde yaşamaktan yoruldum. Osmanlılardan itibaren gelen batılılaşma çabaları hep yanlış bir taraftan bakılmış , çarpıtılmış ve içselleştirilememiştir. Ve bu durum günümüze kadar gelmiştir. Benim tabirimle içinde arabesk kültür barındıran dövmeli ve küpeli Berkcan'lar yetişmiştir. içlerinde tam bir abdürrezzak olan bu gençler kadınlar ve anneler tarafından egoları şişirilip ortalığa salınmıştır.
Bir de Melisalar var tabii içinde Cemile olan. Babalarının , abilerinin ve içinde yaşadıkları toplumun baskıları ile sindirilmiş veya para ile satın alınıp hediyelere boğulmuş Melisalar ... Ruhları Cemile... Özgürlüğün Ö'sünü bilmeden güzelliği ve yapmacıklığı hayat felsefesi haline getirmiş , cahilliğinden usandıran türden kızlarımız da sokaklara salınmıştır.
İşte Avrupai olacağız diye bu duruma geldik kıyafetimiz , saçımız , başımız ; elimizde ve evimizde kullandığımız teknoloji değişti belki ama ya hayat görüşlerimiz ... Onlara ne oldu?? İnsanların birbirine olan sevgisine ne oldu ? saygısına ne oldu? hoşgörüsüne ne oldu ? Hepsi bir anda PUF oldu...
Anadolu kültürünü tam olarak beceremedin ; Avrupai olmak senin neyine be Cemilem...
Bu akılda , beyinde , yaşama şeklinde , içsel gelişimle ilgili olan bir durum değil mi? Artık ne içimiz ,dışımız bir ; ne özümüz , sözümüz ... Biz böyle olduğumuz sürece ; değişmezlik süreci böyle sürüp gidecek. Bari tarihi okusaydık...
Sevgilerimle
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)